CHP Lideri Özgür Özel: “‘Bir Aya Kalmaz İnsan İçine Çıkamazlar’ Dedin, Ayıptır Söylemesi 72’nci Meydandayım”

22.11.2025

“TAYYİP BEY ‘BİR AYA KALMAZ İNSAN İÇİNE ÇIKAMAZLAR’ DEDİN, AYIPTIR SÖYLEMESİ ‘72’NCİ MEYDANDAYIM”

“EMEĞİN ŞEHRİ EMEKLİ ŞEHRİ OLDU, 100 MADENCİDEN 86’SI YOK ARTIK”

“SİZDEN KEPÇEYLE ALIP, ÇAY KAŞIĞI İLE VERENLERE YAZIKLAR OLSUN”

“YILDA 12 MAAŞIN ÜÇÜ CEBİNİZE BİLE GİRMEDEN DEVLETE GİDİYOR”

“ALLAH HİÇBİR İÇİŞLERİ BAKANI’NI ALİ YERLİKAYA’NIN DÜŞTÜĞÜ DURUMA DÜŞÜRMESİN”

“KÜRT GENCİN DE TÜRK GENCİN DE SORUNLARINA MECLİS DUYARSIZ”

“NE SÖZÜMÜZDEN DÖNERİZ, NE DE BİRİLERİNİN PEŞİNE TAKILIP VAGON GİBİ TAYYİP BEY NE DİYORSA ONUN PEŞİNE GİDERİZ”

“SAVAŞ MEYDANLARINDA KURULMUŞ PARTİYİ, SİYASETE DEVAM ETMEK İÇİN TRUMP’A KOŞMUŞ PARTİYLE KARIŞTIRMASINLAR”

“GÜNÜ GELİNCE ERDOĞAN’I AMA EKREM BAŞKAN, AMA MANSUR BAŞKAN YENECEK; TEK CHP’Lİ KALSA O YENECEK”

“BİR YOLA ÇIKTIK; BU YÜRÜYÜŞ, İKTİDAR YÜRÜYÜŞÜDÜR”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Zonguldak’ta gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingi’ne katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “‘Boşluğa bulut, buluta yağmur, yağmura toprak ne güzel uymuş. Gündüze güneş, güneşe tarla, tarlaya başak ne güzel uymuş. Başağa buğday, buğdaya insan, insana emek ne güzel uymuş. Emeğe eylem, eyleme yürek, yüreğe sevgi ne güzel uymuş.’ Karaoğlan’ın memleketi, Karaoğlan’ın Zonguldak’ına, emeğin başkentine merhaba. Hoş geldiniz. Meydanlara sığmayan Zonguldaklılar hoş geldiniz. Emeği yüreğe, yüreği sevgiye uyduran Zonguldak. Yerüstündeki yiğitler, yeraltındaki kahramanlar… Hepinizi saygı ile selamlıyorum. Hoş geldiniz, iyi ki birlikteyiz. Güneşi görmek için karanlığı kendine yurt edenlere, yüzü kömür karası, yüreği sütten beyaz madencilere selam olsun. Selam olsun kara elmas diyarına. Selam olsun Karaoğlan’ın Zonguldak’ına” dedi. Özel, şunları söyledi:


“‘EMEĞİN BAŞKENTİ BİZE YAKIŞIR’ DEDİK, REKOR OYLA SEÇTİNİZ”

“Bugün Zonguldak’a sesimizi duyurmaya, Zonguldak’ın vicdanına sığınmaya, Zonguldak’ın sesini Türkiye’ye duyurmaya, bu meydanda bu kalabalıkla bir miting yapmaya değil; tüm haksızlıklara, tüm adaletsizliklere karşı hep birlikte eylem yapmaya geldik. 72’nci eylemimize hoş geldiniz. Bugün Zonguldak’ta yerel seçimlerden sonra ilk kez karşınıza çıkıyorum. Neredeyse bir yıldır aklımız, yüreğimiz hep burada. Ama yaşadıklarımızı biliyorsunuz. O gün son görüştüğümüzde bu güzel meydanda sizden söz alıp, söz vermiştik. Çünkü 2019’da belediye sayımızı artırırken, Zonguldak merkezi maalesef kaybetmiştik. Bu otobüsün üstünden sizlere seslendim. Dedim ki ‘Bu sefer sizi duyduk. Siz de bizi duyun. Söz veriyoruz, Zonguldak’ın beklentilerini aşacağız.’ ‘Ama söz istiyorum’ demiştim, ‘Emeğin başkenti, Cumhuriyet Halk Partisi’ne yakışır.’ Siz söz verdiniz. Sandığa gittiniz. Belediye başkan adayımızı, bugünkü Başkanımız Tahsin Erdem’i rekor oyla seçtiniz. Hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun. Sadece Tahsin Erdem değil; altı ilçe, altı beldeyle Zonguldak’ta yerel seçimlerde bir büyük başarıyı hep birlikte kazandık. Bunun için İl Başkanımız Devrim Dural’ın şahsında tüm Cumhuriyet Halk Partisi örgütüne, milletvekilimiz Eylem Ertuğrul’a, milletvekilimiz ve Genel Başkan Yardımcımız Deniz Yavuzyılmaz’a ve tüm Zonguldak’a yürekten teşekkür ediyorum.”

“TAHSİN BAŞKAN ZONGULDAK’IN YÜZÜNÜ GÜLDÜRDÜ”

“Tabii adayı çıkarmak iyi, oy istemek kolay, seçim kazanmak güzel ama bir de bunun sonra gelip, karşınıza çıkıp, hesabını vermesi var. 20 ay geçmiş, 20 ay sonra bir baktım; ‘Ne var, ne yok Zonguldak’ta?’ diye. 20 ayda hiç şüphe yok ki büyük borçlara, Tayyip Bey’in ‘Silkeleyin onları, silkeleyin’ demesine, geçmişin borçlarını faiziyle istemesine, kaynakları kesmesine, yollanan paralara el koymasına rağmen Zonguldak’ta bir baktım ne var, ne yok. Halk ekmek fabrikası açılmış, 75 bin ekmek üretiliyor ayda. Denize sıfır kent lokantasında dört çeşit yemek 75 liraya. Emekli kıraathanesi açılmış, 5 bin 600 emekli yararlanıyor ayda. Anne ve çocuklar birlikte Anne Kafe’ye gidiyorlar. Kentteki öğrencilere söz vermiştik, iki ayrı okuma salonu açıldı ve devamı gelecek. Bebek sahibi olan annelere Hoş Geldin Bebek paketiyle ‘hayırlı olsun’a, ‘analı - babalı büyüsün’e gidiyoruz. Plajlar düzenlendi, halk plajlarıyla Zonguldak’ta ilk kez halkın ücretsiz plaja girmesi için düzenlemeler yapıldı. Kültür merkezinde 640 öğrenci eğitim görüyor. İşe ve okula gidenlere sabah sıcak çorba ikram ediliyor. Hemen önümüzdeki 15 gün sonra halk otobüslerini söz vermiştik, o devreye giriyor. 300 çocukla başlayan Süt Dağıtım Projesi hayata geçiyor. Yeni yılda halk market, halk et hizmete girecek, kreşlerimiz açılacak. Tahsin Başkan’ı size, Zonguldak’ı ona emanet etmiştik. Yüzümüzü güldürdü, güldürmeye devam edecek.”

“25 YILDA MEMLEKETİ 65 YIL GERİYE GÖTÜREN BİR ANLAYIŞ VAR”

“Belediyemiz tüm zorluklara rağmen hizmet ediyor. Altı ilçede, altı beldede gece - gündüz çalışıyor arkadaşlar. Her biriyle gurur duyuyorum. Ancak bir yandan da Zonguldak’ın boyunu aşmış dertleri, büyük sıkıntıları var. Belediye başkanları uğraşıyor ama ülkeyi yönetenler, bir şehre sırtını dönmeye görsünler… Zonguldak eskiden bu ülkede en zengin ilk 10 il arasındaydı. Sosyal gelişmişlik endeksinde, dokuzuncu, 10’uncu, 11’inciydi. Şimdi gerilemiş 28’inci sıraya kadar. Bugün Zonguldak’ın nüfusu, 1960 nüfusu. Yani neredeyse 25 yılda memleketi 65 yıl geriye götüren bir anlayış var. Efendim, Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda 55 bin işçinin çalıştığı günlerden, bugün 7 bin 500 işçinin çalıştığı günlere geldik. 100 madenciden 86’sı yok artık. Bu emek kentinde 100 madenciden 14 madenciye düştük. Maalesef bu ülkeyi yönetenler yatırım ve istihdam yapmak, bu kente güç vermek yerine yaptıkları her şeyle Zonguldak’ı biraz daha yoksul, biraz daha güvencesiz, daha işsiz hale getiriyorlar. Biliyorsunuz Türkiye’de genç işsizliği gerçekte, doğru ölçümlerle, geniş tabanlı işsizlikle yüzde 35’i buldu. TÜİK bunu kabul etmiyor; iş aramaktan vazgeçeni, evde oturanı veya istediği işte değil de gece takside çalışanı, haftada birkaç gün çalışanı işsizden saymıyor. O hesabı Türkiye’de yüzde 16 diye yapıyor. Bakın TÜİK’in bu hesabıyla, kendi resmi rakamıyla Zonguldak’ta işsizlik yüzde 25. ‘Türkiye’de yüzde 15-16’ diyor. ‘Zonguldak’ta yüzde 25’ diyor. Gerçek anlamda, neredeyse Zonguldak’ta her iki gençten biri ya işsiz, ya da hak ettiği gibi bir işte, devamlı bir işte çalışamıyor.”

“FİLYOS LİMANI YILLARDIR BİTMEDİ, BİTMİYOR”

“Sadece beş yılda konut fiyatları yüzde bin 100 artmış. İnanamadım, baktım. Konut fiyatları son beş yılda yüzde bin 100, 11 kat artmış. Kiralık evlerin fiyatı daha da beter, 17 kat artmış Zonguldak’ta. En makul, en olabilecek yerde 25 bin liranın altında bir daire yok başını sokmak için. Bu şehir her yıl Türkiye’ye en çok gelir üreten 10’uncu şehir. Peki devletin alırken ilk 10’da aldığı bu şehre, verirken yaptığı yatırım nedir? 81 il içinde 70’inci sırada. Devlete verirken ilk 10’dasınız, devlet size verirken sondan 10’uncu sıradasınız. Sizden alırken kepçeyle alıp, verirken çay kaşığı ile verenlere yazıklar olsun. Tüm kentin, tüm ilçelerin sorunlarına baktım; sayfalarca. Sırf bunu konuşsak, bitmez bu meydanda. Ama bütün televizyonlar canlı verirken sadece Zonguldak konuşamayız. Ama Ereğli OSB’de her şeyi hazır olduğu halde, yaptırmadıkları, yapmadıkları, onaylamadıkları atık tesisini ve maalesef balık ölümlerini söylemeden geçemem. Filyos Limanı yıllardır bitmedi, bitmiyor. Söylemeden geçemem. Demiryolu bağlantısı hala yok, ‘2027’ demeye başladılar. Söylemeden geçemem. Zonguldak bu ülkeye kömür verdi, çelik verdi, emek verdi ama hak ettiğini almadı. Buradan Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı olarak, gelecek iktidar partisinin Genel Başkanı olarak söz veriyorum: Karaoğlan Ecevit nasıl sahip çıktıysa bu şehre, öyle sahip çıkacağız yine.”

“BU MEMLEKETİN ASIL BEKA SORUNLARINI GÖRSÜNLER”

“Bütün Türkiye, Zonguldak mitingini izliyor. Tamam meydana sığmamışsınız, taşmışsınız. Yukarılar, mahalleler, arka taraf, her yer miting meydanı. Tayyip Bey şurayı bulsa, gelip miting yapar. Sizi bulsun; gelir, Zonguldak’ta miting yapar. Meydana sığdıramadığımız, Tayyip Beyin toplayamadığı kalabalıktır. Ama şunu söyleyeyim ki burası emeğin kenti, madencilerin kenti. Zonguldak mitingine bakar millet. ‘Hak, hukuk, adalet’ sloganını nasıl atıyorlar diye. Zonguldak’ın sesini duysun Türkiye: ‘Hak, hukuk, adalet.’ Bu şehir emeğin şehri ama emeğin kıymetini bilen yok maalesef. Öyle bir noktaya geldi ki şehir artık bir emekli şehrine dönüştü. AK Parti geldiğinde emekli aldığı en düşük emekli maaşıyla… İnanmayan çıksın, hemen şuradaki sarrafa. Tayyip Bey diyor ya ‘Gitmiş, sarraf sarraf geziyor. Altın hesabı yapıyor.’ ‘Altın hesabını bırak’ diyor. Ben de inadına bırakmıyorum. Altın hesabı şaşar mı? Tayyip Bey geldiğinde en düşük emekli maaşını çeken amcam, teyzem gidiyordu buradaki sarraftan o maaşla 8 çeyrek altın alıyordu. Şimdi 2 çeyrek altın alamıyor. 16 bin lira emekli maaşı, 11 bin lira çeyrek altın. 1,5 çeyrek altın alıyor. Yani gelmese, emekliye ilişmese, bıraksa, rahmetli Ecevit’in son verdiği emekli maaşı gibi emekli maaşı verse, bugün en düşük emekli maaşı 75-80 bin lira olacak. Ama bugün 16 bin 400 lira veriyorlar. Asgari ücret zaten genel ücret olmuş, Tayyip Erdoğan geldiğinde 7 çeyrek altın alıyordu. Bugün onu bulsan, 77 bin lira. Ama asgari ücret 22 bin lira. Ayrıca 1 kilo buğday satıp, 1 kilo mazot alınan günlerden 6 kilo buğday satıp, 1 kilo mazot alınabilen günlere geldik. 1 kilo pamuk satıp, 2,5 kilo mazot alınan günlerden 2,5 kilo pamuk satıp, 1 kilo mazot alınabilen günlere geldik. Hal böyle olunca bu memleketin beli doğrulur mu? Çiftçinin yaş ortalaması 30’dan 58’e çıkmış. Her üç genç çiftçiden ikisi ‘Asgari ücretle bir iş bulursam ekmem, dikmem. Giderim bu köyden’ diyor. İşte her şeyde bir beka sorunu icat edenlerin eses bu memleketin beka sorununu görmeleri lazım. Böyle olunca gıda enflasyonunda dünya ortalamasının yedi katına çıktık.”

“KARA DÜZENİN SERMAYESİ GARİBANIN ALIN TERİ”

“Erdoğan ilk geldiğinde hatırlayın, ‘Bu ülke iyi yönetilmiyor’ diyordu. Hatta rahmetli Ecevit’e, ‘Ölünce mi bırakacaksın be adam’ diyordu. ‘Yürüyemiyorsun. Ölünce mi bırakacaksın?’ diyordu. Hatta Necmettin Erbakan hocasına dahi ‘Yaş 70, iş bitmiş’ diyordu. Şimdi o Erbakan’ın yaşına geldi, rahmetli Ecevit’in yaşına geldi. Biz onun o günkü yaşlarındayız. Ama onun yaptığı kabalığı, onun yaptığı saygısızlığı ona söylemeyiz. Ölümle işimiz yok. Allah sıhhat versin, uzun ömür versin. Ama bıktık artık yakamızdan da düşüversin. İlk geldiğinde ne diyordu? ‘Ülkeyi şirket yönetir gibi yöneteceğim.’ Yaptı mı? Vallahi yaptı. Sözünü tuttu. 2018’de Cumhurbaşkanı oldu, bir kabine açıkladı; Sağlık Bakanı’nın özel hastaneler zinciri var. Turizm Bakanı’nın oteller ve seyahat acenteleri zinciri var. Milli Eğitim Bakanı’nın özel okullar zinciri var. Gerçekten 2018’den sonra memleketi şirket yönetir gibi yönetmeye başladı. Şirketinin adını biliyor musunuz? KADAŞ, Kara Düzen Anonim Şirketi; AK Parti’nin kara düzeni. KADAŞ, Kara Düzen Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı, ‘şahsı’ tabii. Kim olacak? ‘Şahsım Yönetim Kurulu Başkanıyım’ diyor. Sermayesi, verginin yüzde 89’unu topladığı bu meydan. Bu ülkede dolaylı vergi, yani zengin - fakir ayırmayan vergi yüzde 68. Yani elektrik, su, telefon, gıda, giyim, hepsinden alınan dolaylı verginin oranı yüzde 68. Fabrikatör de aynı vergiyi veriyor; elektriğe, mazota ya da giyime. Kapısındaki bekçi de en düşük maaşı alan işçi de aynı vergiyi veriyor: Yüzde 68. Yüzde 21, gelir vergileri, yani maaşınızı çekerken, çekmeden ödediğiniz vergi. Toplamı; yüzde 89. Teyze, vallahi öyle. Yüzde 68 dolaylı vergi, yüzde 21 maaşı çekmeden ödediğin vergi; yüzde 89. O kadar holdinglerin, büyük şirketlerin, ihracatçıların, ithalatçıların, hizmet sektörünün kazancından verdiği verginin oranı yüzde 11. Yüzde 89; vermemesi, az vermesi gerekenlerden, yüzde 11; gerçekten kazanç elde edenlerden. İşte bu kara düzenin sermayesi budur. AK Parti’nin kara düzeninin sermayesi budur. Gelir vergisine yılda 12 maaşın üçünü verenlerdir bu sistemin sermayesi. Eskiden iş bulana sorarsın, ‘Ne kadar maaş?’ ‘Maaş normal ama 12 ayda dört de ikramiye var, 16 maaş’ derdi. Şimdi öyle şeyler kalmadı. Ama 12 maaşın üçünü artan vergi dilimlerine kurban ediyoruz. Yılda 12 maaşın üç tanesi devlete gidiyor, cebinize bile girmeden. O yüzden bu sistemin sermayesi garibanın alın teridir. Emeklinin yıllarca döktüğü göz nurudur. Nasırlaşmış ellerindeki alamadığı hakkıdır emeklinin, bu kara düzenin sermayesi.”

“NEREYİ BULSA ÇÖKÜYOR YA BİZ DE KADAŞ’A ÇÖKECEĞİZ”

“Bu kara düzende biri zengin biri fakir, biri güvende biri güvende değil. Bu kara düzende zengin en iyi sağlık hizmetini alır özel hastanede, beş yıldızlı otel gibi. Gariban telefon başında randevu bekler, gider saatlerce orada bekler, ilaç almaya gider onu ödemez. ‘Efendim farkını burada vereceksin, yüzdesi maaşından kesilecek, öbür sefere bilmem ne eklenecek.’ Öbür yandan zenginin çocuğunu evin bahçesinden servis alır götürür, öbürü sabahın karanlığından devlet okuluna yürür. Birinin çocuğu en iyi eğitimi alırken, öbürünün çocuğu hayata kapatamayacağı kadar bir farkla arkadan başlar. İşte net olarak söylüyorum. Zonguldak’tan net olarak söylüyorum. Tayyip Bey gidiyor bizim belediyelere çöküyor ya, gidiyor şirketlere çöküyor ya, nereyi buluyorsa çöküyor ya, iktidara gelince AK Parti’nin kara düzenine, KADAŞ’a çökeceğiz hep beraber milletimizle. KADAŞ’a çökeceğiz. Bu kara düzeni hep beraber bitireceğiz. Var mısınız? Var mısınız? Yukarı mahalle, kimse ses etmesin şunları bir duyayım. Var mısınız? Var mısınız? Arka taraf. Tayyip Bey’in miting meydanı, bulsa yapacak. Var mısınız? Var mısınız? Helal olsun. Bu kara düzen değişecek. Andolsun ki Zonguldak’tan and içiyorum ki AK Parti’nin kara düzenini bitireceğiz. Emekçinin hakkını alacağız, emeklinin hakkını alacağız. Esnafı da kayıracağız, çiftçiyi de milletin efendisi yapacağız. Söz veriyoruz.”

“UTANMASA DALTONLAR’IN BAŞININ YAŞ GÜNÜNÜ KUTLAYACAK”

“Bakın bu kara düzende bir de tutturuyorlar ‘Efendim enflasyon var ama, hayat pahalılığı var ama bir bizde mi var? Her yerde var. Enflasyon Avrupa’nın da derdi. Dünyanın da derdi.’ Vallahi bunlar ‘iki kere iki dört eder’ dese gidip kerrat cetvelini kontrol edeceksin bir yanlışlık olmasın diye. Bakın işsizlikte Avrupa birincisiyiz. Enflasyonda Avrupa birincisiyiz. Yoksullukta Avrupa birincisiyiz. Gıda enflasyonu dünyanın yedi katı. Kırmızı etin dünya ortalaması 7 dolar. Türkiye’de 21 dolar. Yani Hans hem maaşı alırken gidiyor 2 bin 400 Euro alıyor, bizimki 300 Euro maaş alıyor. Ama Hans et yiyecek mi 7 dolara yiyor, bizim Hasan et almaya kalksa 21 dolara alıyor. Maaşta bizden 10 katı iyiler, eti üçte bir fiyatına yiyorlar. İşte ‘Dünyada da enflasyon var’ diyenlere inanmayın. Türkiye’nin aylık enflasyonu, ekim ayı enflasyonu bütün Avrupa’nın yıllık enflasyonundan yüksek. Onun için ‘Her yerde var, bizde de aynısı var’ demeyin. Dünyada en çok suç işlenen 10’uncu ülkeyiz. 190 ülke arasında ilk 10’dayız. Öyle bir hale geldi ki sokaklar güvenli değil, karanlıkta eve giden kadın tedirgin, sokağında güvende değil. Çocuklar güvende değil. Okul önlerine kadar gitmiş uyuşturucu, çocuklar, evlatlar güvende değil. Kuvözdeki bebek güvende değil. Yenidoğan çetesinden küvezdeki iki günlük bebek bile güvende değil. Geçen gün Ali Yerlikaya çıkmış, İçişleri Bakanı. ‘Suç örgütleri ile etkin mücadelemiz devam edecek’ dedi. O gün akşam Daltonlar Çetesi’nin reisi, Can Dalton, hani var ya Daltonlar çetesi. Onun reisi Joe Dalton vardı, burada Can Dalton var. Daltonlar Çetesi’nin reisinin yaş günüymüş. Türkiye’nin dört bir yanında ellerinde makinalı silahlarıyla havaya ateş açarak çete liderinin yaş gününü kutladılar. O gün sabah Ali Yerlikaya ‘Suç örgütleri ile etkin mücadele devam edecek’ diyordu. Utanmasa Daltonların başının doğum günü pastasından bir dilim getirip evinin kapısında ona servis edecekler. Allah hiçbir İçişleri Bakanını Ali Yerlikaya’nın düştüğü duruma düşürmesin. Yazıklar olsun.”

“ALİ YERLİKAYA, İŞGALCİ ÇETELERİN KORUYUCUSUDUR”

“Bakın Ali Yerlikaya, AK Parti’nin kara düzeninin İçişleri Bakanı. Üsküdar meydanda deniz görülmezdi, öyle bir işgal var. Nerede bir AK Partili büfeci, kaçak büfe yapmış. Orayı Ekrem Başkan ‘Düzenleyeceğiz’ dedi, zabıtayı yolladı. O zaman İçişleri Bakanı değil, İstanbul Valisi’ydi. Karşısına zabıtanın polisi dikti. Bir ay uğraştı, o işgalcileri kurtarmak için. Sonunda Ekrem Başkan başardı mahkeme kararlarıyla, şimdi Üsküdar meydanı bütün Üsküdarlıların. Bu Ali Yerlikaya, işgalci çetelerin koruyucusudur. Bu Ali Yerlikaya Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin İstanbul İl Başkanlığı’na kayyım sokmak için 5 bin tane polis getiren zavallının biridir. Zavallının biridir. Polisin derdini duymaz, nefret ediyor polisler bunlar. Polisin derdini duymaz, kendisine bağlı jandarmayı dinlemez, bu çocukların hakkını vermez, gece gündüz çalıştırır, ağzına almaz polisin hakkını, jandarmanın hakkını. Ama devamlı savunur, yandaşların hakkını. Bu Ali Yerlikaya’ya, bu İçişleri Bakanı’na şunu söylüyorum: Kendi Bakan Yardımcıların hakkında operasyon yapmaya, bizim tarafa oralardan sözde bilgiler sızdırmaya çalışma. Ne haliniz varsa görün, yakamızdan düşün. Yakamızdan düşün. Bir bakan kendi yardımcısıyla kavgasına muhalefet partilerini alet etmeye çalışıyor. Bir bakan. Ama bu işlere sebebiyet veren birisi var. O da bu kifayetsizleri, bu beceriksizleri, bu devlet adamlığından anlamayanları başımıza musallat eden Recep Tayyip Erdoğan. Ondan başkası değil.”

“AK PARTİ’NİN KARA DÜZENİ KADER DEĞİLDİR”

“Bir yandan burada Madenci Anıtı’nın önündeyiz. Madenci Anıtı’nın önünde hem Zonguldak’ta, Bartın’da, Ermenek‘te, Manisa’da, Soma’da hayatını kaybedenlerin önünde saygıyla eğiliyoruz. Allah gani gani rahmet eylesin. Biliyorsunuz Manisa’da, Soma’da 301 maden işçisi hayatını kaybetti, bütün Türkiye ağladı. Dediler ki herkes, ‘Unutursak yüreğimiz kurusun.’ Bugün buraya çıkarken baktık AK Parti döneminde 2 bin 50 madenci iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiş. Yani AK Parti döneminde bir Soma faciası olmamış, yedi tane Soma faciası olmuş. ‘Önlem alacağız’ dediler. Soma’dan sonra Ermenek oldu. Önlem alacaklardı, ardından Amasra oldu. Önlem alacaklardı İliç faciası oldu. Ve 2 bin 50 madenci şehit oldu. Maalesef AK Parti döneminde 52 bin 455 emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. ‘Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda güvenli üretim için 14 bin işçi olması lazım’ diyorlar. 7 bin 740 işçi ile çalıştırıyorlar. Sonra da tehlikeye git gide büyüyor. En son örneği Amasra’da 43 canımızı kaybederek maalesef en acı şekilde tecrübe ettik. TTK’ya 2023 seçimleri öncesi, bu meydanlara gelip söz verdiler, ‘2 bin işçi alacağız’ diye. 2,5 yıl geçti halen daha işçi almadılar. Dediğim gibi 60’ta 55 bin işçi ile çalışan TTK, 7 bin 740 işçiye kadar indi. Ve öyle bir hale geldi ki başta söylemiştim. Emeğin başkenti, emeklinin başkenti oldu. 148 bin aktif sigortalı var şehirde. Emekli sayısı 175 bin. Türkiye’de işçi başına düşen emekli sayısında en kötü oran. Bak jimmy jib meydana. Emekliler kaldırsın elini. Bak emeklilerin başkenti burası, bak. Bütün emeklilere şunu söylüyoruz. AK Parti’nin kara düzeni kader değildir. O düzeni değiştireceğiz, bakan evlatlarının dönemi bitecek, siz vatan evlatlarının dönemi başlayacak. Hepinize sahip çıkacağız.”

“TEK BAŞINA KURTULMAK YOK”

“Şimdi Erdoğan çıkıp konuşuyor ya. Ben ne söylese açar kontrol ederim, bazen de bir bakarım, ‘Sayın bakalım, kaç kez söylemiş?’ derim. ‘Biz emekliyi enflasyona ezdirmedik’, 1 Ekim 2018’den itibaren bunu tam 27 kez söylemiş. 27 kez. Tarih tarih çıkarttım. ‘Asgari ücreti enflasyona ezdirmedik’, tam 27 kez. Sadece 2023 seçimlerinden bu yana, yani bir önceki seçimden, 2,5 yıl önceki seçimden bugüne enflasyon yüzde 163 artmış. TÜİK’in hesabına göre. TÜİK neyin kısaltması? Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu. Ben bu espriyi 100’üncü kez yapıyorum, 100’üncü kez alkış alıyor, ben de 100’üncü kez kendi kendime gülüyorum. Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu’na göre 2,5 yılda, son döneminde Tayyip Bey’in enflasyon yüzde 163. Asgari ücretliye ne vermiş? Yüzde 93. Aradaki yüzde 70 asgari ücretin içinden eriyip gitmiş. Biz geçen sene 30 diyorduk, 22 bin lira asgari ücret verdi ya, işte bu emekliyi işte bu asgari ücretliyi enflasyona ezdirmek. Yüzde 163 fiyat artacak, yüzde 93 maaş artacak, aradaki yüzde 70 asgari ücretlinin cebinden çıkacak. Şimdi de hesap yapıyorlar, efendim yine geçen seneki gibi gerçekleşen enflasyona göre değil, beklenti enflasyonuna göre zam vermenin hesabını yapıyorlar. Oysa gerçekleşen enflasyon AK Parti’nin beceriksizliği ile düşüremediği enflasyondur. Bunun bedelini düşüremeyen öder. Bunun bedelini emekli ödemez. Bunun bedelini maaş alanlar ödemez. Ama bedeli size ödetmeye çalışıyorlar. Peki bunun bedelini siz de ona ödetecek misiniz? Geçim yoksa seçim var mı? Seçim geldiğinde bedeli Tayyip Bey ödeyecek mi? Onun emeklilik belgesini imzayı atacak mısınız? Onu torun sevmeye yollayacak mısınız? İnşallah hep beraber kurtulacağız. Hep söylüyoruz; polis kurtulmadan öğrenci kurtulmaz. Emekli kurtulmadan emekçi kurtulmaz. Madenci kurtulmadan Zonguldak esnafı kurtulmaz. Çiftçi kurtulmadan Türkiye kurtulmaz. Tek başına kurtulmak yok. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.”

“YAZ BOYUNCA İFTİRA ATTILAR, KANIT ÇIKMADI”

“Ekonomi bu halde, ülke perişan. Zonguldak, ülkeden de perişan. Ama bir yandan da kötü yönettikleri bu ülkede, kötü yönettikleri için bırakıp gitmeleri gereken mevkilerden, oturdukları koltuklardan kalkmamak için her şeyi göze alanlar var. 19 Mart 2025 tarihi, AK Parti’nin siyasette havlu attığı tarihtir. ‘Ben Ekrem İmamoğlu’yla, Mansur Yavaş’la, CHP’li belediye başkanlarıyla, Cumhuriyet Halk Partisi ile rekabet edemem. Kadın kollarıma güvenmiyorum, gençlik kollarıma güvenmiyorum, ana kademeye güvenmiyorum. Hiçbir partide olmayan bir kol kurmam lazım’ deyip yargı kollarını kurup, başına kendi bakan yardımcısını gidip de İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı diye atıp o günden sonra geleceğin iktidarına, Türkiye’nin bir sonraki Cumhurbaşkanı’na darbeye girişen bir anlayışla muhatabız. O günden beri iddianame bekledik. Dedik ki ‘Yargılanmak için değil, yargılamak için iddianameyi bekliyoruz.’ 3 bin 900 sayfa iddianame yazdılar. 10 gün önceden iletişimine başladılar, ‘tuğla gibi iddianame’ diye. Çıktı. Baktık iddianameye, 400 kişi yargılanıyor. Her birinin isminin altına tüm yargılananların adını yazmış ki sayfa tutsun 500 sayfa. Bir kişi bir iddiada bulunmuş dört kişi hakkında, sona koyup ‘sondadır’, ‘ek 1’dedir’, ‘ek 3’tedir…’ diyeceğine herkes için onun altına bir daha, bir daha yapıştırmış. Özetlese 40 - 50 sayfada anlatacağı mevzuyu içinde kanıtı olmadığı için, dört bin sayfa diyebilmek için, araya aradığını bulamasın, normal vatandaş bir şey sansın diye uzatıp durmuşlar. Ama hepimiz gördük ki yaz boyunca iftira attılar. Sekiz ay boyunca iftira attılar. ‘Para’ dediler, para çıkmadı. ‘Rüşvet’ dediler, rüşvet çıkmadı. Ne görüntü, ne kanıt… Hiçbir şey çıkmadı.”

“ATATÜRK’ÜN PARTİSİNE EL UZATTIRAN NAMERTTİR”

“Şimdi geldiler, Erdoğan’a da büyük büyük laflar ettirdiler. ‘Ahtapot’ dediler, iddianameye ‘ahtapot’ yazdılar. En sonunda baktılar ki baş edemiyorlar, iddianamenin bir yerinde Cumhurbaşkanı’nın gönlü olsun diye Cumhuriyet Halk Partisi’ne kapatma davası yaptılar ve onu Ankara’ya yolladılar. Şunu söyleyeyim, ben partinin şimdiki Genel Başkanı’yım. Ne ben, ne öncekiler, ne de bundan sonrakiler Atatürk’ün partisine eli uzattıran namerttir, alçaktır, şerefsizdir. Hodri meydan. Savaş meydanlarında kurulmuş partiyi, kendisinin partisi gibi avukat ofisinde kurulmuş, onun - bunun icazetiyle siyasete devam etmek için Trump’a koşmuş parti ile karıştırmasınlar. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi, Türkiye’nin son kalesidir. Teslim olmadı, teslim olmayacak.”

“YEDİ AYDIR SÖYLEDİKLERİ YALANLAR İDDİANAMEDE ÇIKTI”

“Bunları bir kez daha söyleyeyim: Zonguldak’ın AK Partili, MHP’li güzel insanlarına sesleniyorum. Zonguldak’ın AK Partili ve MHP’li, ancak vicdanlı insanlarına sesleniyorum. Sekiz aydır TRT’de benim de bu meydanın da parasıyla maaş ödediğimiz TRT’de, A Haber’de, TGRT’de, merkez medyada ne duydunuz? ‘560 milyar lira yolsuzluk’ dediler, 56 lira bulamadılar. ‘İstanbul Büyükşehir Belediyesi bin 200 cep telefonu aldı, dağıttı’ dediler. İddianamede yok. Asla ve asla doğru değildi. Yalan oldu, iddianamede yok oldu. ‘Ekrem İmamoğlu’nun lüks arabaları’ dediler, Milliyetçi Hareket Partili milletvekiline ait olduğu çıktı. ‘Fatih Keleş’in evinin altından 2 milyon dolar çıktı’ dediler, bir kuruş bile çıkmadığı ortaya çıktı. ‘Hakan Bahçetepe’nin belediyesindeki kasadan dolar çıktı’ dediler, belediyenin mührü çıktı. ‘Ekrem İmamoğlu’nun korumasının Giresun’daki yayla evinden kasa kasa dolar çıktı’ dediler, iki kutu beylik silahı mermisi çıktı. ‘Bavullarla para taşındı’ dediler. İçinden jammer çıktı. İddianamede para değil, ‘jammer’ yazıldı. İsim verip ‘Restoranda oturdular, çantalarla para taşıdılar’ dediler, o restoranda öyle bir olayın olmadığı ortaya çıktı. Bu kadar kul hakkına rağmen yaz boyunca, sekiz ay boyunca, marttan beri bu kadar yalanı söyleyenler şimdi ne yapacaklar? Tayyip Bey ilk gün diyordu ki ‘Bir aya kalmaz insan içine çıkamazlar.’ ‘Yakında birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar’ diyordu. Tayyip Bey ayıptır söylemesi o lafından beri 72’nci meydandayım, Zonguldak’tayım. İnsanların arasındayım, yüzlerine bakarak söylüyorum: ‘Arkadaşlarımız masumdur. Senin bu savcın iftiracının tekidir.’”

“ADALETTE OYUNCU DEĞİŞİKLİĞİ OLMAZ”

“Şimdi siz MHP, AKP doğru söylüyor sanıp, bunlara adanıp, şimdi doğrusuna öğrenenlere diyorum ki bu AK Parti’nin doğru yanı yoktur. AK Parti’nin kara düzeni ayakta kalmak için yalana sarılmıştır, iftiraya sarılmıştır. Bunlar makamlarında otururken size yoksulluk çektirmektedir, açlık çektirmektedir. Dünyanın en pahalı etini, en pahalı internetini, dünyadaki en büyük gıda enflasyonunu yaşatanlar ayakta kalamadıkları için yalana sarılmışlardır. Buradan şunu da söylemek lazım: Ekrem Başkan’a ilk iftiraları atan gizli tanık Meşe’ydi. İddianame çıktı, Meşe yok. Nerede Meşe? Meşe ile arası bozulmuş, Meşe’nin kafası bozulmuş, ‘Onları söylemem, başka şeyler söyleyeceğim’ deyince binaya bile almamışlar. İntihara kalkışmış. Meşe bir sürü şey söyledi, onlarla Ekrem Başkan’ı içeri attılar. Şimdi Meşe yok. ‘Bunları Meşe söyledi ama İlke de söyledi’ deyip dokuz ay sonra Meşe yerine İlke’yi getiriyorlar. Futbolda oyuncu değişikliği olur; biri çıkar, biri girer. Oyundur. Basketbolda olur, oyundur. Tiyatroda oyuncu hastalanır, yerine başkası oynar. Oyundur. Adalette oyuncu değişikliği olmaz. Adalette şahit değişikliği olmaz. Adalette böyle iftira olmaz, böyle kul yenilmez. Aynı yalanı önce başkasına, o ‘Vazgeçtim’ deyince dokuz ay sonra başkasına attırmazsınız. Bu milleti bunlara inandıramazsınız.”

“TRT, SON BİR HAFTADA 12 SAAT İFTİRA ATTI”

“Buradan Tayyip Bey’e açık çağrımızı tekrarlıyorum: Biz kendimize, Ekrem Başkanımıza, arkadaşlarımıza güveniyoruz. Eğer sen de savcılarına güveniyorsan, bu yalanların açıkça ortaya çıktığı iddianameye, tel tel dökülen iddianameye güveniyorsan çıkın karşımıza. TRT‘den canlı yayın istiyoruz. Bütün televizyonlardan canlı yayın istiyoruz. İftiraları milletimizin önünde çürüteceğiz. Perişan edeceğiz hepinizi. Bu TRT’ye ben artık hakkımı helal etmiyorum, siz de etmeyin. Hakkınızı helal ediyor musunuz? Bakın sizin ödediğiniz vergilerle maaş alanlar, son bir haftada 133 tane ‘haber’ adı altında haber ve yorum yaptılar, 12 saat 7 dakika iftira attılar. Öyle ki Ekrem Başkan’ın oğluna yolladığı 712 bin lirayı ‘712 milyon lira’ diye anlattılar. Dedik ki ‘Bu ne büyük yalan.’ Sonra bizim zorumuzla haberi kaldırdılar, özür dahi dilemediler. Biraz önce söyledim; Hakan Bahçetepe’nin belediyedeki odasına gidiyorlar, kasayı açıyorlar… Televizyonda izliyorum; ‘Gaziosmanpaşa Belediyesi’ne operasyon.’ Belediye başkanının kasasından böyle dolarlar çıkarıyorlar. Çıkarıyor da bitmiyor, çıkardıkça çıkartıyor. Dedim ki ‘Belediye başkanının kasasında doların işi ne? Makam odasında doların işi ne?’ Arama tutanağını istedim. Arama tutanağı geldi, kasanın içinden mühür çıkmış. Dolar? Dolar yok. Görüntü? Aradık TRT’yi, ‘Anadolu Ajansı yolladı.’ Aradık Anadolu Ajansı’nı, ‘Elimizde boş kasa görüntüsü yoktu. Stok videodan kullandık, dolar görüntüsüne denk gelmiş.’ Yazıklar olsun.”

“MANSUR BAŞKAN’A KARA ÇALMAYA ÇALIŞIYORLAR”

“Biraz önce haberi geldi, kendisiyle konuştum ve selamını da meydana söyleyeceğim. Mansur Yavaş Başkanımız dünyanın en temiz adamı, en çalışkan adamı. Böyle bir adama kara çalmaya çalışıyorlar. Önce bir operasyon yaptılar, AK Parti döneminden işe alınmış kişileri aldılar. Onların da bir suçu yok. Belediyede yıllardır çalışmışlar. Konser diye zorladılar, iftira attıramadılar. Mansur Başkansız bir iddianame çıktı. Sonra Mansur Başkan hakkında bir daha yargılama izni istediler. Şimdi İçişleri Bakanlığı güya vermiş izni. Bunu köpürtmeye çalışıyorlar. Başkan’la konuştum. Müfettişler geliyor, gidiyor; geliyor, gidiyor. Neyi soruşturuyorlar biliyor musunuz? 19 Mart darbesinden sonra siz de çıktınız da yürüyüşler yaptınız her akşam. Doğru mu? Ankara’da da Ankaralılar çıktı, ODTÜ’lüler çıktı. O günlerde büyük yağmur yağdı, çocuklar parkta ıslandı. Etrafında polisler var. Mansur Başkan demiş ki ‘Oraya battaniye yollayın, üşümesin çocuklar.’ 20 yaşında gençler bunlar. ‘Oraya çorba arabası yollayın, sıcak çorba içsinler’ demiş. ‘Efendim belediyenin parasıyla ODTÜ’lü öğrencilere battaniye yollama suçu, ODTÜ’lü öğrencilere sıcak çorba ikram suçu.’ Eğer o suçsa Mansur Başkan’ın suçu, olsun bütün Cumhuriyet Halk Partililerin suçu. Bunu suç gören anlayıştan bu ülkeyi kurtarmak da hepimizin boynunun borcu. Bir tarafta Melih Gökçek; Anka Park’a, plastik canavarlara, ejderhalara bu milletin milyonlarını, milyarlarını yedirdi. ‘Geldi, israfı durdurdu. Onun yandaşa yedirdiği paralarla üniversite öğrencisine çorba ikram etti’ diye Mansur Başkan’a sataşanlara, şunu söylüyoruz: Ekrem Başkan’ın suçu, Erdoğan’ı yenme suçu. Mansur Başkan’ın suçu, Erdoğan’ı yenme suçu. Günü gelince Erdoğan’ı ama Ekrem Başkan yenecek, ama Mansur Başkan yenecek. Tek CHP’li kalsak, o çıkacak seni yenecek. Kurtulamayacaksın.”

“CUMHURİYET HALK PARTİSİ BARIŞIN, KARDEŞLİĞİN GÜVENCESİDİR”

“Dün Meclis’te bir oylama yapıldı, takip ettiniz. Türkiye’de bütün dikkatleri oraya topladılar. Ak Parti ile birlikte iki parti şimdi İmralı Adası’na gidecek. Abdullah Öcalan’ı ziyaret edecek. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu komisyona girerken çok tartışmalar oldu, ne sözler söylediler. Ne dedik? ‘Biz Cumhuriyet Halk Partisiyiz. Bizim içinde olduğumuz değil, olmadığımız komisyondan korkun’ dedik. Sordum o zaman, miting meydanlarında sordum. ‘Bize güveniyor musunuz?’ Dediler ‘Evet.’ Şimdi bir daha soruyorum, Cumhuriyet Halk Partisi’ne güveniyor musunuz? İşte bu Cumhuriyet Halk Partisi birileri ‘Kürt sorunu yoktur, Kürt yoktur’, hatta Kürtlerin varlığını inkar ederken olur olmaz laflarla Allah muhafaza ‘En iyi Kürt ölü Kürt’ gibi lafları kullanan birileri, şimdi gelmiş Kürt sorununu çözmek için İmralı Adası’na ya gidilecekmiş ya gidilecekmiş. Biz DEM Parti ile görüşürken bayramlaştık diye, selamlaştık diye bize ‘terörist’ diyenler, şimdi bizi bir şeye zorlamaya çalışıyorlar. Biz Kürt sorununun varlığını cesaretle söyledik ve söylemeye devam ederiz. Demokrasilerde sorunlar demokratikleşerek çözülür. Sorun, üstüne kararlılıkla giderek çözülür. Asla ve asla zorlamalarla, tartışmalarla bu şekilde çözülmez. Bugün belediyelerde kayyımlar durmaktadır. Siyasi tutuklular 10 yıldır hapistedir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin 16 belediye başkanı hapistedir. Evlatlar, çocuklar, kadınlar zulüm görmektedir. Kürt’ün gencinin de Türk’ün gencinin de büyük sorunlarına Meclis duyarsızdır. Biz meseleyi asla ve asla hiçbir şekilde engelleyerek, barışın gelmesini engelleyerek, Kürt sorununun çözülmesini engelleyerek, terörün bitmesini engelleyerek bir tutum takınacak değiliz. Cumhuriyet Halk Partisi ilk gün durduğu yerdedir. Doğruların, demokrasinin, sorunun çözümünün arkasındadır. Kimsenin peşine takılmak, kimsenin dediğini yapmak, kimsenin planladığı planın parçası olmak zorunda değildir. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin barışının, kardeşliğinin güvencesidir. Tüm Kürt kardeşlerimi, tüm Türkler gibi bu ülkede farklı etnisiteden yaşayan herkes gibi yürekten kucaklıyorum. Onların derdi derdimizdir. Sorunu sorunumuzdur. Gelecek hep birlikte hepimizindir. Türkiye birdir, bütündür, başaracaktır. Kardeşliği de kuracağız, zenginliği de hep birlikte getireceğiz. Alevisi ile Sünnisi ile, Kürt’ü ile Türk’üyle bu ülkenin tüm insanlarını kalpten, yürekten selamlıyoruz. Ne sözümüzden döneriz, ne başladığımız işi yarım bırakırız, ne de birilerinin peşine takılıp vagon gibi Tayyip Bey ne diyorsa onun peşine gideriz. Gidene de saygımız var. Anca Cumhuriyet Halk Partisi’ni dediğini yapar ya da Cumhuriyet Halk Partisi’ne günü geldiğinde onların dediğini yapar diyenler şunu görsünler: Kurucu partiyiz. Kurucu iradeyiz. Siyasetimizi kendimiz kurarız, hesabı da millete sadece kendimiz veririz.”

“ÇÖZÜMLERİMİZİ KAPI KAPI ANLATMANIN VAKTİDİR”

“Geçtiğimiz hafta artık partinin programının son rötuşları yapıldı. Dün tanıtımını yaptık, bütün delegelerimize gönderdik. Haftaya cuma Cumhuriyet Halk Partisi’nin program kurultayı yapılacak. 17 yıl sonra programı değişecek. Yani sorunları gören, söyleyen parti; çözümlerini söyleyecek. Bu ülkeyi nasıl yöneteceğini, yüzleri nasıl güldüreceğini, sorunları birer birer nasıl çözeceğini programıyla tarif etti, somut olarak hükümet programıyla bu millete anlatacak. Burada görev hepimizin. En başta sandık görevlilerimiz, hani seçime üç ay kala soruyordunuz ya, ‘Sandık görevlileri hazır mı? Sandıklar garanti mi?’ diye. Şimdi Türkiye’deki 192 bin sandıktan 184 binine görevliler şimdiden atandı. Zonguldak’ta bin 450 sandık görevlisi. Var mı burada görevli? Hemen hepsi gelmiş. Zonguldak’taki bin 400 görevli, 2,5 yıl sonra da olsa seçim gideceği sandığı biliyor. Elinde verisi var. Kendi sandığında oy kullananları biliyor. O verilerle kendi sandık çevresinde çalışıyor. Önce gittiniz, imzalar için sordunuz. Doğru mu? Sonra şimdi programımızı anlatmaya, vaatlerimizi anlatmaya, teker teker başta sandık görevlilerimiz, bütün yöneticilerimiz ve onların tayin edeceği bütün üyelerimiz. Bu ülkeyi nasıl düze çıkaracağımızı, emekliye ne yapacağımız, çiftçiye ne yapacağız, balıkçıya ne yapacağız, Zonguldak’a ne yapacağız, bunları kapı kapı anlatmanın vaktidir. Size soruyorum: Cumhurbaşkanı adayımız Silivri’de. Onun yerine sahada sen var mısın? Söz mü? Hep birlikte çalışacak mıyız? Bir yola çıktık. Bu yürüyüş, iktidar yürüyüşüdür. ‘Şimdi iktidar zamanı’ diyerek gelecek hafta cuma iktidar yürüyüşünü başlatacağız. Bu yürüyüşte var mısınız? Birlikte yürüyecek miyiz? O zaman hadi bakalım, yürüyelim arkadaşlar.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL ZONGULDAK’DA - 2

Benzer Haberler